ÇAĞSAMA VE İSTANBUL







Nostalji, yâd etme, geçmişe özlem, çağsama vb. bu kelimelerin gerçek anlamı 40 yaşını geçmemiş çoğu insan için yoktur. Geleceği planlamak ve anı yaşamak derdi ağır basar o yaşlarda. Bir koşturma, bir hengâme içinde geçer zaman. Mekân ve zaman küçük ayrıntılardır sadece.

Çocukken dedemler bir araya gelir eski günleri, bu dünyadan göçüp gitmiş insanları gülümseyerek ama büyük bir coşkuyla anlatırlardı. Anlattıklarına gülmez, çoğu zamanda anlamazdım zaten. Gurbette memleketlerinde ki kentsel değişimi dinleyip üzülür, hayıflanırlardı. 'Bugünün neyi var ki ?' diye düşünürdüm. Her şey olması gerektiği gibi gelirdi bana. Şimdi ki nesilde eminim böyle düşünüyor. Bulunduğu çağdan, yaşamından mutlu.

İnsan yaşlandıkça değişimleri kabullenmekte zorlanıyor. Gerek hayatın kendisi, gerek çevremizdeki değişimler üzüyor bizi. ‘nerede eski günler’ lafı buradan gelme sanırım.

Adapazarı depreminden sonra İstanbul’dan taşındık. 2-3 senede bir gider oradaki akraba ve dostlarla görüşürdüm. Her seferinde anılarımda ki şehrin yavaş yavaş kaybolmasına tanık oldum. Bu yaz gittiğimde artık mecbur kalmadıkça İstanbul’a gelmemeye karar verdim. Çünkü bu sefer, sadece kaybolan güzelliklere değil; bir şehrin öldürülüşüne tanık oldum. Betonla kaplı, estetikten yoksun, gerçek belediyecilik anlayışından uzak yapılaşmalarla; çirkindi İstanbul. Her ulustan halkın işgal ettiği, kendi güzel mozaiğinden uzaklaştırılmış bir kent vardı karşımda. Adlarını bildiğim, sokaklarını yüzlerce kere arşınladığım semtlerinde, hatıralarımda kalan parçalarını arayarak geçirdim zamanımı.


Hiç bu kadar güvensiz bir topluluk görmemiştim. Herkes pür dikkat, herkes birbirine şüpheyle bakıyor. Hani bırakın selam vermeyi gülümsemeye korkuyor insan. Belki de çok kişi benim gibi hissedip, kapatmış kapılarını, korkmuş. Eskiden de büyüktü bu şehir. Ama tarihi binaları, öbek öbek ağaçları arasındaki evleri ve insanlarıyla güzeldi, özeldi.

Koca bir hayal kırıklığıyla ayrıldım, rüyalarımın başkentinden. Ne Kızkulesi, ne beyaz martıları var artık gözümde. Can çekişen bir şehrin, gri donuk silueti kaldı bana.

                                                                                                                    EDUBBA







Yorumlar