SIĞINAK LAZIM









          Sıkıntılı, sizi bunaltan bir yerdeyseniz ne yaparsınız? Kaçamazsınız, eliniz mahkûm bir süre daha katlanmak zorundasınız. Mesela kapalı MR çektiriyorsunuz. Girdiniz o daracık tünele. Burnunuzdan en fazla iki parmak ötede, metal yüzey garip sesler çıkarıyor. Nefesiniz daraldı. Beyninize mezarla ilgili kötü espriler üşüştü. İşte tam o anda, kendinizi o ortamdan nasıl soyutlardınız? Ya da işler tepenize yığıldı, beyniniz çatlayacak. Daha da mesai bitimine saatler var. Bir de müdür geldi nutuk çekiyor. Yok mu böyle günler? Çook! Eşinizin haz almadığınız akrabaları ev de misafir hem de yatılı. Yemek bulaşık koşuşan çocuklar ve onların gamsız ebeveynleri. Bu ve benzeri durumlar insanı düdüklü tencere haline getiriyor. Sibop düdüğü lazım.
            
            Herkesin bir sığınağı olmalı. Benimki Adrasan’ da kumsalda. Hayalimde, şezlonga uzanırım kimsecikler yok. Sabahın erken saatleri. Hava durgun, deniz durgun. Küçük dalgaların ve birkaç martının sesi bozuyor sessizliği.  Hafif bir meltem esiyor. Nemli ve iyot yüklü, deniz kokulu bir esinti sarıyor vücudumu. Derin bir nefes alıyorum. Gözlerim kapalı yavaşça geri veriyorum sonra. Başımdaki hasır şapkayı gözlerime kadar indiriyorum. Çok uzaklardan gelen balıkçı teknelerinin seslerine dalıp denizle bir oluyorum. İşte benim için huzur bu. 

            
             Yaşadığınız ortamın sizde yarattığı kötü duygulardan daha güçlü bir düşünceye sarılmaktır bu. Gerçek dünyadan kaçış olarak algılamayın asla, daha çok gerçek dünyayı yaşanır kılmakla alakalı. Sevdiğiniz ya da özlediğiniz bir anıya tutunmak ,sizi o zor süreçten çekip çıkaracaksa neden olmasın.  Şimdiden inşa edin sığınağınızı. Orda hazır olduğunu bilmenin rahatlığını yaşayın. Kim bilir sıkıntı ne zaman kapıyı çalar?  






                                                                                                                    EDUBBA











Yorumlar