Sıkıntılı,
sizi bunaltan bir yerdeyseniz ne yaparsınız? Kaçamazsınız, eliniz mahkûm bir
süre daha katlanmak zorundasınız. Mesela kapalı MR çektiriyorsunuz. Girdiniz o
daracık tünele. Burnunuzdan en fazla iki parmak ötede, metal yüzey garip sesler
çıkarıyor. Nefesiniz daraldı. Beyninize mezarla ilgili kötü espriler üşüştü.
İşte tam o anda, kendinizi o ortamdan nasıl soyutlardınız? Ya da işler tepenize yığıldı,
beyniniz çatlayacak. Daha da mesai bitimine saatler var. Bir de müdür geldi
nutuk çekiyor. Yok mu böyle günler? Çook! Eşinizin haz almadığınız akrabaları
ev de misafir hem de yatılı. Yemek bulaşık koşuşan çocuklar ve onların gamsız
ebeveynleri. Bu ve benzeri durumlar insanı düdüklü tencere haline getiriyor.
Sibop düdüğü lazım.

Yaşadığınız ortamın sizde yarattığı
kötü duygulardan daha güçlü bir düşünceye sarılmaktır bu. Gerçek dünyadan kaçış
olarak algılamayın asla, daha çok gerçek dünyayı yaşanır kılmakla alakalı.
Sevdiğiniz ya da özlediğiniz bir anıya tutunmak ,sizi o zor süreçten çekip çıkaracaksa
neden olmasın. Şimdiden inşa edin
sığınağınızı. Orda hazır olduğunu bilmenin rahatlığını yaşayın. Kim bilir
sıkıntı ne zaman kapıyı çalar?
EDUBBA
EDUBBA
Yorumlar
Yorum Gönder