Bu yazı denk gelmesine rağmen
babalar gününe özel değil. Çünkü 365 gün baba olanlara yazılıyor.365 gün evlat
olmamız gerektiği gibi.
Babalık bir nevi anneliğin
gölgesinde kalmış bir kavram. (anavatan, ana kara, ana sigorta vb.) genel
itibariyle kadının ev içinde üstlendiği pozisyondan kaynaklı olsa gerek. Hele
de bizim toplumumuzda erkeğe yansıtılan ‘eve para getir, otorite imajı ol, yeter’
psikolojisi bunu çokça besliyor. Sosyal yapının bu dayattıklarını nispeten kırsakta
daha alınacak çok yol var maalesef.
Çevremizde ,haber organlarında
görülen bir sürü ‘baba’ müsvettesinden bahsetmek istemiyorum. Ben babalık
duygusu olanları yazacağım. Sözüm babalığın sadece ‘sperm transferi’ olmadığını
bilen koca yürekli adamlara.
Bir canın oluşumu
mucizedir aslında. Milyarlarca olasılığın içinden kazanandır o. Dünyaya geliş
sürecinde ise sırça bir köşkte korunur. Doğuma kadar dayanması bir zafer anıdır
aslında. (ilk çığlığın amacı bu mudur acaba?)
Her şeyin ilki ve başlangıcı zordur.
Bebeğin varlığı kanıtlandığı andan başlar babalık süreci. Sadece anne kadar
bunun idrakinde değildir adam. Eşinin huyları da, vücudu gibi değiştikçe fark eder;
o küçük canlının hayatının tam ortasına düşeceğini. Eşinin gebelik sürecini
anlamaya çalışırken hop lohusalık sürecine geçiverir. Kendisi bile artık
duygularının girdabında kaybolmuştur. Bir koşturmacanın içinde aptallaşır.
Artık değişen sadece karısı değil yaşam şekilleri ve alanıdır. Market listesi,
kredi kartı hesap özeti (kadın doğumcu, çocuk doktoru ve bolca eczane
eklenmiştir.),bagajın içi hatta arka koltuğun imajı değişmiştir (hatta belki de
arabanın modeli spordan aile tipine dönmüştür.) evin her yerinde bebeğin bir
şeyleri vardır; mutfakta, salonda, küvette. Ev kontrolden çıkmış gibidir. Artık
ayaklarımı uzatıp dinleneyim, çılgınlık bizim işimiz vb. modlar rafa
kalkmıştır.
Bütün bunlar baba gibi babalarda bir
kayıp olarak görülmez. Onlar acemi bir çırak gibi annenin emrine amade kesilir.
Gerekli her tür dayanışmaya açık ve isteklidir. Suratında garip bir gülümseme
koşturur. ‘Babalık nedir?’ sorusunun yanıtını bulmuştur. Bir süre sonra o koca
avuçlarındaki minnacık bedenin kalesidir artık. Bebek için güven odur, arkadaş
odur, kılavuz odur. Bedeni büyüdükçe bu duygularda büyür. Onunla paylaştığı her
şey önce hafızasında sonra kişiliğinde yer eder. Bakmayın ,düşünce annecim diye
ağladığımıza çok kere düşmemize engel olan babamız vardır arkamızda. Gizli
kahramandır o. Süpermen gibi ihtiyacımız olunca ortaya çıkan sonra sessizce
uzaklaşan.
Ne kadar şanslıdır baba gibi babası
olan. Siz de o şanslılardan mısınız?
EDUPPA
Yorumlar
Yorum Gönder