Kimyasallar hayatımızın her
noktasını işgal etmiş bulunuyor. Bulaşıkta, çamaşırda, duşta temizlik adı
altında, kimyasallarla haşır neşiriz. Sağlıklı ve temiz olmak adına çeşitli
kokularla maskelenmiş bu ürünlere tonlarca para döküyoruz. Özellikle okul
çağındaki çocuğumuzu ve kışın gripten korunmak için ailemizi anti bakteriyel
sabun ve jellerle destekliyoruz. Ya zehire para veriyorsak?
Son yıllarda İnsanların hastalık
fobisinden yararlanan yeni bir sektör oluştu. Anti bakteriyel ürünler. Mutfak malzemesi,
diş macunu, el sabunları, kıyafetler, deodorant, koltuk kumaşı vb. yaşamın her
alanında karşımıza çıkıyor. Bu ürünlerin içindeki maddeler çok önemli.
triklosan ve triclocarban en tehlikeli olanlar. Başta FDA olmak üzere pek çok ülkenin
sağlık birimi bu maddeleri yasaklamış bulunuyor. İşin en ilginç yanı anti
bakteriyel sabun olarak satılan ürünlerin normal sabundan farklı bir
özelliğinin görülmemesi. Yani aynı sonucu alacağımız, bir zehir karışımına para
veriyoruz.
Pek çok zararları var. En
önemlilerini sayarsak: Kalp kasını etkiliyor ve
zayıf bir hale dönüştürüyor. Antibiyotiklere direnç oluşturuyor, gerek
olduğunda doktorlar kullanacak antibiyotik bulmakta zorlanıyor. Meme kanserini tetiklediği,
hormon dengesini bozduğu, tiroit hormonunu azalttığı gözlenmiş. Emziren annenin
süt kalitesini bile bozuyor. Başta karaciğer kanseri olmak üzere kanseri tetiklediği
yapılan araştırmalarda görülmüş. Çocuklarda ise alerjik reaksiyonlarda artış
gözlenmiş. Çevre sağlığı içinde ayrı bir tehdit oluşturmakta. Geleneksel ürünlerden ayrılmayalım. Ne kadar etkin, o kadar kimyasal demek .Bunu unutmadan seçimlerimizi yapalım. ECZ. GÜLİZ SARIAĞAÇ
Yorumlar
Yorum Gönder