ECZACILIK KOLAYMI?















1997 senesinde mezun oldum. Okul döneminde yaptığım stajlarda görmüştüm ki okulda öğretilenlerle eczanenin içinde gerekenler bambaşka. Bu sebepten önce mahallemizin eczanesinde ücretsiz çalışmaya başladım. Her gün rafların tozunu alıp ilaçları dolap dolap listeledim. Reçete okumak bir sanattı. Ben Allah vergisi iyi bir sanatçıydım. Prosedürleri öğrenmek başlı başına bir işti. Oradan ayrılıp hamile bir eczacının yanında çalışmaya başladım. Burada bilgim ve kendime güvenim arttı. Bir yandan da hastalarla konuşma sanatını öğreniyordum. Eczacılık dışarıdan kolay ve monoton bir meslek gibi görüne bilir. Acaba gerçekten öylemi?
      Bir doktor branşına göre hastalarla uğraşır. Genelde aralarında  hep  mesafeli bir durum vardır. Oysa eczane personeli öylemi. Bunca senelik meslek hayatımda yaşadıklarım bir kitap olur. Dram, komedi, aksiyon hepsi var. 'Ne aksiyonu canım abartma 'dediğinizi duyar gibiyim. Bir küçük anımı paylaşayım o zaman. Sakin bir mahallede açtım ilk dükkânımı. Yanımda 18 yaşında bir bayan çırakla beraber çalışıyoruz. Güzel bir günün ikindi saatlerindeydik. Kapı açık içeride muhabbet ediyoruz. Bir adam daldı dükkâna. Kapıyı yavaşça kapadı. Tezgâha yaklaşırken biz ikimiz ayağa dikilmiş ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk. Önce Duvarda asılı resime, sonra bana baktı. İşte eczacı karşısında. Benden yeşil reçeteye tabi bir ilaç istedi. Sakinliğimi nasıl koruduğuma hala şaşarım.
_Reçetenizi göre bilir miyim?
_Reçete yok. Şimdi yok.
_ Maalesef o zaman size yardımcı olamam.
_Ama olmalısın. Ben manisa'da yattım( Manisa ruh sağlığı ve hastalıkları hastanesini kast ediyor)
_ Evet. Çıkmışsınız ne güzel.
_ Yok, çıkmadım kaçtım. Yemekleri kötüydü. Sonra Bakırköy'de kaldım 2 sene.( Bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesi) Ama orayı da sevmedim.
_ Doğrudur
_ Birini bıçakladım. Ama raporum olunca bir şey yapamıyorlar. Gene Manisa'ya gönderdiler. Şimdi iyiyim ama ilacımı alamayınca kötü oluyorum.3 gündür alamadım. Almam lazım
_ Evet! Almanız lazım da, bana da reçete lazım. (bu sırada ne kadar olasılık varsa aklımdan geçiyor. Ver ilacı gitsin diyorum içimden. Ama sonra sağlık müdürlüğüne anlat anlata bilirsen derdini. Ama ya bizi de bıçaklarsa. Tezgâhın üstünde kalemlikte boy boy makaslar ve maket bıçağı var. Menü geniş anlayacağınız.) O zaman şöyle yapalım siz parasını ödeyin, içinden bir blisterini size vereyim, yarın reçetesini getirince kalan kutuyu veririm.
 O adamla pazarlık yapmak ne kadar mantıklıydı bilmem, ama işe yaradı. Adam razı oldu. O eczaneden çıktı. Benim çırağın sinirleri boşaldı, başladı ağlamaya. Elinde ki makası nasıl sıkı tutmuşsa, elinin içine oturmuştu resmen. Adam 3-4 gün sonra reçetesini getirip kalan ilaçlarını da aldı.
Hırsızı, tırnakçısı, tacizcisi hikâyeler bu tarz uzayıp gidiyor.
Hastalar bizi benimsiyor, biz de onları. Annesinin karnından beri tanıdığım çocuklar var. Aşklarını, gençlik maceralarını dinlediğim yaşlılar. Tatlı dilli olanlarıyla sohbete doyamam. Yaşamları bir film olanlar, geçmişi geride bırakmış ağızlarına almayanlar var. Öldüklerini komşu ya da çocuklarından duyup ağladığım insanlar var.
Maddi stresi olmasa, çok severek yapıyorum mesleğimi. Bir gülümseyişle yorgunluğumu alan insanlar olduğu sürece bu böyle olacak.
                                                    
                                                                  ECZ. GÜLİZ SARIAĞAÇ





Yorumlar